Yeni Nesilin Buluşma Noktası
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

3 harflileri çağırmaya ne dersiniz??(ben deniycem yakında:S)

2 posters

Aşağa gitmek

3 harflileri çağırmaya ne dersiniz??(ben deniycem yakında:S) Empty 3 harflileri çağırmaya ne dersiniz??(ben deniycem yakında:S)

Mesaj tarafından cincime Ptsi Ekim 29, 2007 10:06 pm

Mümin cinlerden birisini davet edip onunla görüşmek için temiz ve karanlık bir mahalde iki diz üzerine oturarak üç defa Eûzü billâhi mineş şeytânir racîm dersin, sonra yedi kez Lâ havle velâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azîm dersin, sonra mümin cinlere seslenerek: Ey Allah ve resûlünün emir ve yasaklarına itaat eden mümin cinler! Hanginiz bana hayır üzerine yardım ederseniz Allah da ona yardım etsin, der ve bunu da üç kez tekrar eder, sonra ayağa kalkıp kıbleye müteveccihen durarak yedi kez cin suresini (yani Kul ûhiye'yi) okur, sonra sağ tarafa dönerek:
"Ahsenellahü ilâ men ahsene ileyye min ervâhil mü'minîn" der sol tarafına dönerek üç kez: "ye saf dîş" sonra "Bikatlamediyş" söyler sonra da bir kez şöyle dersin:
"Tezdâdu bihâ sirran ve alâ sirriküm. Esselâmü aleyküm eyyühel ervâhut tâhireti min cânnil mü'minîn."
Bu esnada müslüman cinlerden birisinin sana ESSELÂMU ALEYKÜM dediğini işitirsin. ALEYKÜM SELÂM diye ona karşılık verdikten sonra dilediğin şeyi sorup haber alabilirsin. Yalnız duanın şartı: Karanlık bir mahalde yalnız başına okumalısın. Elbisen,bedenin ve oturduğun mahal gayet temiz olmalı. Bu dua defalarca tecrübe edilmiştir. Sahihtir.

cin suresi:
Kul ûhıye ileyye ennehüstemea neferun minel cinni fekâlû innâ semi'nâ kur'ânen aceben * Yehdî iler ruşdi feâmennâ bihî velen nüşrike birabbina ehaden * Ve innehû teâlâ ceddü rabbinâ mettehaze sâhıbeten ve lâ veleden * Ve innehû kâne yekulü sefîhünâ alâllahi şetatan * Ve innâ zanennâ en len tekulel insü vel cinnü alâllahi keziben * Ve ennehû kâne ricâlün minel insi yeûzûne biricâlin minel cinni fezâdûhüm rahekan * Ve ennehüm zannû kemâ zanentüm en len yeb'asellahü ehaden * Ve ennâ lemesnes semâe fevecednâhâ müliet harasen şediyden ve şühüben * Ve ennâ künnâ nak'udü minhâ makaide lissem'ı femen yestemiıl âne yecid lehü şihâben rasaden

Eğer çağırıdğınız cin geri göitmiyorsa onları cinleri geldiğe yere geri yollama. İşte davet edilen cinleri geri yollama. (havas_dualar ve tılsımlar kitabından.)
----------------------------
cinleri dağıtmak için okunması gereken azimet şudur:
"Bismillahirrahmanirrahim. İnsarifû ilâ mekâniküm bârakellahü minküm ve aleyküm yâ ervâhıl ulviyetti ves süfliyyeti insarifû ilâ mevâtıniküm ve cealnâ min beyni eydiyhim sedden feağşeynâhüm fehüm lâ yübsırûn, bârakellahü minküm ve aleyküm"
Üç defa okunursa davet edilen cinler geldikleri yere geri dönerler.
cincime
cincime
Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 16
Kayıt tarihi : 27/10/07

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

3 harflileri çağırmaya ne dersiniz??(ben deniycem yakında:S) Empty Geri: 3 harflileri çağırmaya ne dersiniz??(ben deniycem yakında:S)

Mesaj tarafından cincime Ptsi Ekim 29, 2007 10:08 pm

CİNLER HAKKINDA BİLGİ

Cinler alemi ile iletişim kurma isteği çok eski ilkel insanlara kadar dayanır. Bunun asıl nedeni iletişim kurmak isteyenin yalnızca insanlar olmaması aksine cinlerin de bunu yapmayı fazlasıyla istemeleridir.
Aramızda bulunan boyut farkı nedeniyle ne biz onları görebiliriz ne de onlar bizi ancak cinler bazı "boyut kapıları"nı kullanarak bizim boyutumuza kısa süreli geçişler yapabilirler. Tabi bunu da tüm cinler yapamaz, insanlarla iletişim kurabilme becerisine ve bunu yapmak için gerekli teorik bilgiye ihtiyaçları vardır.
Dünya'nın her yerinde sayısız boyut kapısı bulunmaktadır. Bu boyut kapılarından geçen cinler yine de her insanla görüşemezler. Ancak bunu gerçekleştirmeye elverişli bir beden yapısı bulunan insanlar ile iletişim kurabilirler.
Bu insanların auralarında ciddi bir boşuk (arka kapı, menfez noktası) bulunur. cinler bu zafiyeti ( ya da bazılarına göre bu özel bir yetenektir) kullanarak insanlar ile iletişim kurarlar.

İnsanların cinler ile nasıl irtibat kurabileceği konusu ise günümüzde hâlâ aydınlığa kavuşturulabilmiş değildir.
Öncelikle insan bir bedene sahip olduğu için ( ve bedensiz var olması da mümkün olmadığı için) bir boyut kapısı kullansa dahi cinler alemine geçiş yapamaz. Bu nedenle görüşmenin gerçekleşebilmesi için cinlerin bizim boyutumuza intikal etmeleri önkoşuldur.
Cinler enerji dalgası oldukları için bizim boyutumuza geldiklerinde ya aşırı bir yoğunlaşma gerçekleştirmeleri ya da insanlar ile telepatik bağ kurmaları gerekir. Yoğunlaşma seçeneğinde cin ete kemiğe bürünmüş gibi gözükebilir ancak bu işlem cinler için çok zordur ve yoğunlaşmayı en fazla bir - iki dakika sürdürebilirler. Bir dakikalık yoğunlaşma işlemi bile bünyelerinde tarifsiz yorgunluğa ve hatta enerjetik bedenlerinde hasarlara neden olur. Bu olumsuz koşullar nedeni ile cinlerle kurulan irtibatın çok büyük bir bölümü telepatik formattadır. Bu da bize cinler ile iletişime geçecek olan insanın her şeyden önce telepati yeteneğine sahip olması gerektiğini gösterir.
Cinler kendi aralarında da iletişim için telepati kullanırlar bu nedenle telepatik iletişim onlar için sıradandır. Cinler yalnızca geniş topluluklar söz konusu olduğunda sözlü iletişime geçerler. Kullandıkları dil sağlam rivayetlere göre Aramice'dir.
Cin bu telepatik bağlantıyı insan beynine bazı elektromanyetik sinyaller göndererek kurar fakat her insana anadili ile hitap edebilirler. Yani bir cinle irtibat kurmak için Aramice bilmenize gerek yoktur.
Bunun nedeni dilimizi bilmeleri değil, kelimelere yüklediğimiz anlamların karşılığı olan elektrik sinyallerini beynimizdeki anlama merkezine doğrudan göndermeleridir.


Peki cinler ile iletişim kurmak için ne yapılmalıdır? Özellikle de hangi cin ile irtibata geçeceğinizi bilmiyorsanız başınız ciddi belada demektir... Çünkü çalışan bir telefona ve telefon hattına sahip olsanız bile kimi arayacağınızı bilmiyorsanız (veya arayacak kimseniz yoksa) bu telefondan faydalanmanız da pek kolay olmayacaktır.
Cinler ile irtibat kurmaya meraklı bir kişi konuyla ilgili yazılmış eserleri okuduğu zaman büyük bir şaşkınlık içinde kalacaktır. Konunun uzmanlarını sadece gülme krizlerine sokan bu iddiaları kısaca anlatacak ve örnekler de sunacağım ancak yeni başlayanların bunları gerçekten ciddiye alıp uyguladıklarını ve sonuçta - çok doğal olarak - büyük bir hayal kırıklığına uğradıklarını aklınızdan çıkartmayın.

Numeroloji: ''cinlerin özgün dil lisanı fas dilidir yani cinler aleminin 100%70 fas dili konuşur ve konuşmalarınızdan anlaşılıyor ki daha önce davet olayına resmen tanık olmamaşınız ''

Numeroloji arkadaşımızın dediğinin aksine farsça değil aramice adlı dili kullanırlar.

Luccifeer:Cinlerin özgün dil lisanı aramicedir.Yani cinler aleminin 100%70(Ayrıca bu 100%70 değildir numeroloji doğrusu şudur ''%70'')aramice konuşur ve konuşmalarınızdan anlaşılıyor ki daha önce davet olayına resmen tanık olmamışsınız Numeroloji arkadaşım.
Ayrıca Cinlerin insanlar ile iletişimi sırasında dil diye bir problemleri olmaz.''Cin bu telepatik bağlantıyı insan beynine bazı elektromanyetik sinyaller göndererek kurar fakat her insana anadili ile hitap edebilirler. Yani bir cinle irtibat kurmak için Aramice bilmenize gerek yoktur.
Bunun nedeni dilimizi bilmeleri değil, kelimelere yüklediğimiz anlamların karşılığı olan elektrik sinyallerini beynimizdeki anlama merkezine doğrudan göndermeleridir.''

Aslında cinlerle iletişim kurmak için arkadaşım,zikire yada bahsettiğin abuk sabuk şeylere ihtiyaç yok.Bilip bilmeden yada eksik yada yanlış bilerek neden yorum yapma gereği duyduğunuzu bilmiyorum.Ama site içindeki tutumumdan anlamış olmanız gerekiyor mantıksız laflara gelemiyorum.Şimdi aşadakileri okuda cinler ile iletişime geçmenin yolu,pirinçten bulgurdan,makarnadan zikirden rakstan filan mı geçiyormuş.Saçmalık diz boyu.


''Açıkça görüldüğü gibi eski eserler bu konuyu o kadar karmaşık bazı ritüellere bağlarlar ki daha başlamadan vazgeçmeniz işten bile değildir.
Bunun yapılma nedeni - şahsi kanaatimce - işi olabildiğince yokuşa sürerek bu işe herkesin ilgi duymasını önlemek, ilgi duyanları da bu şekil işe yaramaz formüller ile oyalayarak işten bir an önce soğumalarını sağlamaktır. Piyasada bulunabilecek tüm öneriler - ne yazık ki - bu bahsettiğimiz türdendir.
Tüm bu eski formüller, cinler ile irtibat kurmak isteyen kişinin toplumdan soyutlanmasını ve oruç tutarak nefsini terbiye etmesini şart koşarlar. Ardından bazı ayet ve duaların binlerce - evet binlerce - kez okunmasını, hatta haftalarca Dünya kelamı konuşulmamasını salık verirler.
Açıkçası bu formülleri üstün körü okuyup da bu yargılara varmış değilim, birçoğunu bizzat denedim ve hiçbiri ama hiçbiri zaman kaybettirmekten başka bir işe yaramadı. Yeni başlayan diğer insanların da benim gibi zaman ve emeklerini boşa harcamalarını istemiyorum.
Bilinmesi gereken en önemli koşul cinler ile iletişim kurmak ile dua okumak arasında hiçbir bağlantı bulunmadığıdır.
Böyle bir bağlantının varlığını kabul edersek cinler ile en rahat iletişimin bütün gün Kur'an okuyan değerli hafızlar tarafından kurulması gerektiği sonucuna ulaşırız ki bunun böyle olmadığı hafızların beyanları ile sabittir.
Ayrıca cinlerle iletişim kurmak için dua okumak şart olsaydı cinler ile yalnızca müslümanlar iletişim kurabilirdi. Bunun da katiyyen doğru olmadığını ve her dinden ve dinsiz insanların cinlerle görüşebildiklerini biliyoruz.
Elbette Kur'an okumanın hiçbir zararı ve/ya sakıncası bulunmamaktadır ancak bunun cinler ile iletişime geçmek için tek yol olduğunu iddia etmek de tamamıyla zulümdür.

İşin aslına gelirsek, cinler ile iletişim kurmak için insanın mutlaka bu konuya elverişli bir aura yapısına sahip olması gerekmektedir. Buna elverişli kişiler de zaten ergenlikten itibaren aniden çeşitli ilhamlar almaya daha sonra ise sesler duymaya başlarlar.
Dediğim gibi ilk irtibat genellikle cinler tarafından kurulur. Konuya dair yeteneği olan bir kişi ise konuya hakim birinden ders alarak bu işi gerçekleştirebilir. Kendi başına bu iletişimi kurmayı başaran insan yok denecek kadar azdır.
Tam bu noktada cinler ile iletişim kurmanın tehlikeli bir iş olduğunu hatırlatmakta fayda vardır.
Bu işi gerçekleştirmek için gereken riskleri göze almak ve fazlasıyla çaba harcamak için geçerli bir nedene ihtiyacınız vardır. Neden cinler ile görüşmek istiyorsunuz? İletişim sürenizi ve ne şekilde iletişime geçeceğinizi bu kritik soruya vereceğiniz cevap belirleyecektir.
Örneğin büyü yaparak birilerine zarar vermeye amaçlayan bir kişi kötü cinler - yani şeytanlar- ile çok çabuk bir şekilde iletişime geçebilir ve fakat zarar görme olasılığı da bir o kadar yüksektir. Gel gör ki bu iş için gerekli tılsımlar piyasada kısa bir arama sonucunda bile bulunabilir. Kötü cinler zaten kendilerine köle aramaktadırlar ve kendi ayakları ile onlara giden bir büyücüyü asla geri çevirmezler.

Cinler ile irtibat kurabilmek için öncelikle cinler hakkında sağlam teorik bilgiye sahip olmak gerekir. Bir cine hükmetmeye çalışmak, bu konuda teorik bilgisi olmayanların kalkıştıkları ilk iştir ve ne yazık ki çok tehlikelidir. Çünkü cine hükmetmek - teorik olarak bile - mümkün değildir ancak cinin insana hükmetmesi sanıldığından çok daha kolaydır.
Cinler ile insanlar ancak dostluk münasebeti kurabilirler ve bunu gerçekleştirmek de uzun yıllar süren çabalar gerektirir. Bu nedenle bir cine sahip olmak kesinlikle söz konusu değildir. Sizinle sürekli görüşen bir cin sizin köleniz değil olsa olsa arkadaşınız olabilir. Eğer onunla yatak ilişkiniz de varsa - tıpkı insanlarla olduğu gibi - sizin sevgiliniz olur. Ama tüm bunlar, sizin her emrinizi yerine getireceğini ve/ya size yalan söylemeyeceğini göstermez.
Daha önce de belirttiğim gibi cinler insanlara hükmetmeyi sever ve insanları kolaylıkla köleleri haline getirebilirler.

Bu nedenlerden ötürü, cinler ile irtibat kurmaya kalkışmadan önce çok detaylı düşünmeli ve ortaya çıkması muhtemel tüm sorunlara katlanmalısınız.''
cincime
cincime
Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 16
Kayıt tarihi : 27/10/07

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

3 harflileri çağırmaya ne dersiniz??(ben deniycem yakında:S) Empty Geri: 3 harflileri çağırmaya ne dersiniz??(ben deniycem yakında:S)

Mesaj tarafından cincime Ptsi Ekim 29, 2007 10:09 pm

CİNLER VE RUHLAR
''Buna karşın Batı medeniyetlerinden insanlar cinlerden çok ruhlara inanırlar. Kendi kutsal saydıkları kitaplarında da cinlerden bahsedilmesine rağmen onların kollektif belleğinde cinler sadece kötülük yapan doğaüstü varlıklardır. Genie, demon vb. adlarla tanımladıkları bu varlıkları şeytanlar kategorisinde değerlendirirler ve uzak durmaya çalışırlar.
Onların inanç sistemine göre ölmüş insanların ruhları ile iletişim kurulabilir ve ruhlar gelecekten haber verebilir. İspritizma olarak adlandırdıkları seanslarda ruhlar ile irtibat kurmaya çalışır, aniden ortaya çıkan hayalet (poltergeist) vakalarını incelerler.
Bu toplumsal inanış sistemi ne yazık ki parapsikoloji araştırmalarında da kendisini gösterir ve bu konuda yayınlanan araştırmalar ölmüş kişilerin ruhları ile girilen diyaloglar üzerinde yoğunlaşır.
Medyumlar, şarlatanlar bir yana bırakılsa bile, çok ciddi bilimsel araştırmalar yapan parapsikologlar dahi seanslar sırasında ruhlar ile görüştüklerini bildirmiştir.
Tüm bunlar bize ortada gerçekten bir irtibatın bulunduğunu gösterir ancak şahsi kanaatimce bu irtibat ölmüş kişilerin ruhları ile değil doğrudan cinler ile kurulmaktadır.
Cinler yaşadıkları boyut nedeniyle zamanı farklı algılarlar ve yaşam süreleri insanlara nazaran çok uzundur. Ayrıca cinlerin, geçmişte yaşanmış olayların tümünün kayıtlı bulunduğu "Akaşik" kayıtlarına doğrudan erişimleri de vardır. Bu nedenle daha önceden yaşamış ve ölmüş bir insan hakkındaki gerçek bilgileri elde edip, o insanmış gibi davranabilir, o insan hakkında bildiği detaylı olayları anlatarak seansa katılan herkesi bu iddialarına inandırabilirler. Bu güveni kazandıktan sonra ise gelecek ile ilgili uydurma sözler söyleyerek insanlar ile oyun oynarlar.

Yalancılık ve insanlarla dalga geçme eğilimi cinlerin tümünde mevcut olan özelliklerdendir. Çoğunluğu kendisini insanlardan üstün görmekte olduğu için irtibat kurdukları insanların sefil ve acınası halleri onlara arayıp da bulamadıkları bir ego tatmini sağlar.
Neticede ölmüş insanların ruhları ile irtibat kurmanın bir yolu yoktur ve eğer doğaüstü bir varlık ile irtibat kurmak mümkün hale gelmişse karşımızdaki mutlaka bir cindir.''
-------------------------------------------------------------------------------------
CİNLERİN TEMEL ÖZELLİKLERİ
Cinlerin yaratılışı nasıldır?
Cinler insanlardan farklı olarak ateşten (nar) yaratılmışlardır ve bedensiz bir yaşam sürerler. Aslında bir cin pek çok açıdan bedensiz bir insana benzer. Biz insanların bedenlerinin etrafında bulunan biyoenerjetik alan (aura) cinlerin temel yapısını oluşturur.

Cinler ne zaman yaratılmıştır?
Cinlerin yaratılma zamanının insandan çok daha önce olduğuna dair tüm araştırmacılar hemfikirdir. Şeytanın da cin olması zaten bunun en önemli kanıtıdır.

Cinler insana benzer mi?
Cinler ve insanlar her açıdan birbirine o kadar benzemektedir ki Kur'an her iki türe birden gönderilmiş, cinler de insanların sorumlu tutulduğu her şeyden sorumlu tutulmuştur.
Cinler yaşamlarını sürdürmek için biz insanlar gibi besine ihtiyaç duymazlar. Var olabilmek için ihtiyaç duydukları enerjiyi Güneş'ten yayılan radyasyon ve kozmik ışınım sayesinde elde ederler.
Cinlerin hastalanması, yaralanması vb. insana özgü sanılan birçok özelliği de söz konusudur. Enerjetik bedenlerinde oluşan bir dengesizlik hastalanmalarına, yine aynı enerjini bloke olması ise yaralanmalarına neden olur. Kendilerine ait tıp bilimleri, hekimleri ve tedavi yöntemleri vardır.


Cinlerin doğumları, yaşamları, ölümleri nasıldır?
Cinler de doğar,büyür, yaşar ve ecelleri geldiğinde ölürler. Doğumları hakkında - bizzat cinlerden aldığımız ve ciddiye aldığımız ve ciddiye alınması oldukça zor beyanlar dışında - ne yazık ki elimizde hiçbir bilgi bulunmamaktadır.
Cinler ile kurmuş olduğum şahsi diyaloglarda doğum için (Dünya zamanı ile) 17 gün süren bir gebelik sürecinin gerektiğini, manyetik anlamda şiddetli enerji içeren bölgelerde doğum yaptıklarını, doğumun daha çok enerjinin bölünmesi olarak tanımlanabileceğini ve doğan yeni cinin insan yavrusu gibi çaresiz bir halde değil kendi yaşamını tek başına sürdürebilecek durumda ortaya çıktığını öğrenmiştim. Değişik cinler bu konuda farklı iddialar da ortaya atmışlardı ancak hemen hemen hepsi yukarıda anlattıklarımın doğruluğunu onaylamışlardı. Yine de cinler kesinlikle güvenilir yaratıklar değillerdir ve bu nedenle doğum konusundaki bu bilgilerin de ne derece doğru olduğu belli değildir.


Cinlerin ömürleri de hemen hemen insana yakın bir süredir ancak aramızda bulunan boyut farkı nedeniyle cinler ortalama 800 - 900 yıl yaşamaktadır. Bu devasa süreye rağmen kendi algılayışlarında bu süre bizim 60 yılımız kadardır.
İnsanlara göre tek şanslı oldukları konu bizim gibi ömürlerinin büyük bölümünü eğitime harcamamalarıdır. Kısa ( bizim süremizle 6 ay) süren temel bir eğitim alırlar ve daha sonra herhangi bir bilgiye ihtiyaç duyduklarında onu "Akaşik" kayıtları adı verilen ve geçmiş zamandaki tüm bilgileri içeren devasa bilgi bankasından temin ederler.
Ancak burada dikkat edilmesi gereken konu Akaşik kayıtlarının yalnızca geçmişe dair bilgiler içeriyor olmasıdır. Cinler bu nedenle geçmiş ile ilgili konuları çok net olarak bilebilirler ve böylece gelecek ile ilgili söyledikleri yalanlara inanmanızı sağlayabilirler. Unutulmamalıdır ki cinler geleceği hiçbir suretle bilemezler.
Cinler öldüklerinde arkalarında bir ceset bırakmazlar. Sahip oldukları yoğunlaşmış enerji alanı dağılır ve bir daha hiç kimse ile irtibat kuramazlar. Bir cinin ölümü diğer cinler arasında çok ağır etkiler bırakmaz. Bu olayı çok sakin karşılarlar ve asla yas tutmazlar.

Cinler nerede yaşar?
Birçok araştırmacı cinlerin insanlardan ve hayvanlardan uzak, ıssız yerlerde yaşadıklarını kaydeder. Buna rağmen şahsi görüşüm bu iddianın doğru olmadığı ve cinlerin insanlarla içiçe yaşadıkları yönündedir.

Cinlerin toplulukları nasıl yaşar?
Cinler de ırklara ve milletlere bölünmüştür. Binlerce farklı ırka ve milyonlarca koloniye sahiptirler. Bizdeki ülke tanımına benzemese de (çünkü toprak ve mekanları yoktur) ülkeleri vardır. Ülkeleri krallar yönetir, krallık babadan oğula geçer ve/ya savaşarak kazanılır.
Irkları ve milletleri arasından daima savaşlar olmuştur ve olmaya da devam etmektedir. Kurulan irtibatlar sonucu elde ettiğim bilgilere göre büyük savaşlarda milyarlarca cinin telef olduğu ve bunun ardından binlerce yıl süren uzun barış döneminin yaşandığı bildirilmiştir ancak beyanın kaynağı cinler olduğu için bilgi - ne yazık ki - güvenilir değildir.

Cinler seks yapar mı?

Cinlerin de tıpkı insanlar gibi nefisleri vardır ve birbirleri ile seks ilişkisi içerisindedirler. Bizim gibi üreme amacı gütmeksizin sadece haz amaçlı olarak da seks yaparlar. Bizden farkları utanma duygularının olmaması ve seks konusunda bize nazaran fazlasıyla rahat olmalarıdır.
Cinlerin erkekleri bu konuda çok zayıf bir yaradılışa sahiptir ve çoğu zaman dişi cinler ile yetinmeyerek dişi insan ve hatta hayvanlar ile de birlikte olurlar. Bu amaçla sıklıkla insanlara yaklaşır, önce ikna etmeye çabalar, reddedildiklerinde ise tecavüze kalkışırlar.
Dişi cinler ise bu konuda kendilerine daha hakimdirler ve genellikle insanlar ile birlikte olmak için çaba serf etmezler. Buna rağmen dişi cinler de insanlara aşık olabilmektedir ve aşık oldukları erkekler ile ilişkiye girebilmektedirler.
Tam bu noktada belirtilmesi gereken önemli bir konu vardır. Bazı araştırmacılar iki türün birbirini gebe bırakabileceğini öne sürer. Ancak elimizde bunu söylemek için gerekli sebeplerin hiçbiri bulunmamaktadır. Her şeyden önce böylesi bir ilişki tamamen ruhsal düzlemde gerçekleşir ve hazza yöneliktir. Bu tarz bir ilişkide kesinlikle fiziksel bir aktarım söz konusu edilemez. Fiziksel aktarım olmaksızın tarafların birbirini ne şekilde gebe bıraktığı sorusunun cevabını ise hiçbir araştırmacı vermeye yanaşmamıştır. Bu nedenle biz de bunun teorik olarak bile gerçekleşme imkanının bulunmadığını kabul etmeyi tercih ediyoruz.


Cinler istedikleri yere gidebilir mi?
Cinler beden sahibi olmadıkları için ışık hızına yakın hızlarda ( ama asla ışık hızında değil) hareket edebilirler ve istedikleri yere anında gidip gelebilirler. Dünya bir yana, diğer gezegenlere seyahat etmeleri bile an meselesidir.
Ancak Güneş Sistemi dışına çıkmaları mümkün değildir. Hatta uzak gezegenler olan Uranüs, Neptün ve Plüton bile onlar için fazlasıyla tehlikelidir. Bunun sebebi bu gezegenlerin mesafesinin uzak olması değil, bu gezegenlerin Güneş'ten çok uzak olmalarıdır. Cinlerin Güneş'ten aldıkları radyasyon ve kozmik ışınım olmadan yaşamlarını sürdürmelerinin mümkün olmadığını daha önce de belirtmiştik.
Cinlerin gezegenler arasında seyahat edebileceklerin fakat yine de geçemeyecekleri bir sınır çizildiği Kur'an'da Rahman / 33. ve 35. ayetlerde açıkça bildirilmiştir ve bu yeterli bir delildir.
Cinlerin bir anda bir yerlere gidip gelebileceklerini bildiren en önemli ayet ise Neml/39'dur. Bu ayette ayrıca cinin gittiği yerden bir nesneyi de beraberinde getirebileceğine işaret vardır.
Çoğu araştırmacı cinlerin maddesel evren üzerinde herhangi bir etkiye sahip olamayacaklarını savunur. Ben de gerek deneyimlerim gerekse mantıksal çıkarımlarım sonucu bu araştırmacılara katılıyorum.
Peki Neml / 39'da geçen "tahtın göz açıp kapanana kadar getirilmesi" olgusu nasıl açıklanabilir? Kanaatimce bunun için Saba 12 - 14 ayetlerine bakılmalıdır. Bu maddesel transfer, cinlere hükmetme yeteneği bulunan Hz.Süleyman (a.s.)'a mahsus bir özellik olarak değerlendirilmelidir. Aslında cinler gerekli yoğunlaşmayı sağlayıp maddesel evren üzerinde de etkili olabilirler ama bunu gerçekleştirmelerini sağlayacak formül biz insanlarda bulunmamaktadır. İşte Hz.Süleyman (a.s.) kendisine verilen bu formül ile cinlerin maddeye tesir etmelerini sağlamış olmalıdır.


Cinler yer kaplar mı?
Cinler maddeye tesir edemeyecekleri gibi, kütlesel yapıları bulunmadığı için mekanda yer de işgal etmezler. Aynı mekanda, örneğin ufak bir odanın içinde, milyonlarca cin bulunabilir.
Yeri gelmişken belirtmekte fayda görüyorum ki cinlerin nüfusları insanlara göre çok fazladır. Aile hayatları vardır ama bu bizim anladığımızdan farklı, daha çok kolonileşme şeklindedir. Bir cin ailesinden onbinlerce (bazen milyonlarca) cin bulunur.

Astroloji cinleri de etkiler mi?
Kozmik ışınım ve yıldızsal hareketler tıpkı insanları ve hayvanları olduğu gibi cinleri de etkiler ancak cinler üzerindeki etki daha belirgin ve daha yoğundur. Bildiğimiz astrolojik kaideler cinler için de geçerli olmasına rağmen insanlar için kullandığımız astrolojik yorumların cinler için hiçbir hükmü yoktur. Bu nedenle kendi astrologları ve kendilerine ait yorumlama yöntemleri vardır ve astroloji bilgileri bizden çok daha fazladır.

Cinler aleminde de hayvanlar var mıdır?
Cinler âleminde de, bizdeki gibi şuursuz canlılar, yani hayvanlar mevcuttur. bu hayvanlardan değişik şekillerde faydalanırlar ama onları öldürüp besin olarak kullanmazlar.
cincime
cincime
Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 16
Kayıt tarihi : 27/10/07

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

3 harflileri çağırmaya ne dersiniz??(ben deniycem yakında:S) Empty Geri: 3 harflileri çağırmaya ne dersiniz??(ben deniycem yakında:S)

Mesaj tarafından cincime Ptsi Ekim 29, 2007 10:10 pm

CİNLERİN UZAKLAŞTIRILMASI VE YAKILMASI
Cinlerin Uzaklaştırılması ve Yakılması


Cinler tarafından rahatsız edilen insanlar çoğu zaman bunun farkında bile değillerdir ve bu nedenle tam anlamıyla çaresiz durumdadırlar. Bu durumu teşhis etmek de çok zordur çünkü çoğu zaman psikolojik kaynaklı rahatsızlıklar da kolaylıkla cin musallatı zannedilebilir ve/ya cin musallatına uğramış kişilerde psikolojik rahatsızlıklar ortaya çıkabilir.
Ortaya çıkan rahatsızlığın kaynağının cin olduğuna kesin olarak karar vermek için cinler alemini çok iyi bilen ve cinlerin ortaya koydukları etkilerden haberdar bir uzmana ihtiyaç vardır. Bu uzman kesin karar verdikten sonra hastayı rahatsız eden cin ile irtibata geçer. Elbette konunun uzmanı bu cinle nasıl temas kurulacağını da çok iyi bilir.
Tedavinin başında cin öldürülmek ile tehdit edilir ve hastayı rahatsız etmekten vazgeçerek gitmesi istenir. Bu durumda cin genellikle medyuma saldırır ve çoğu zaman küfürlerle ve dalga geçerek medyumdan güçlü olduğunu göstermeye çalışır.
Tedaviyi gerçekleştirebilecek olan medyumun zarar veren cini belli bir alana hapsetmesi tedavinin başarısı için en önemli konudur. Aksi takdirde kendisine zarar gelebileceğini anlayan cin kaçacak ve hastayı daha da fazla rahatsız etmeye başlayacaktır.
Cini uyaran medyum tüm uyarılarına rağmen olumlu sonuç alamazsa cini öldürmek (yakmak) zorunda kalır.
Cinlerin maddesel bir bedeni bulunmadığı için enerjetik bedenlerine zarar vermek de çok zordur ve bunu yapmak apayrı bir uzmanlık gerektirir.
Medyum cinin enerji alanını dağıtacak kadar kuvvetli bir enerji dalgasını (genellikle avuçlarında) topladıktan sonra cinin üzerine gönderir ve cinin enerjisi - eğer başarılı bir saldırı ise - bir anda dağılır.
Cinin yanması olarak adlandırdığımız bu işlemin ardından hasta - cinden kaynaklanan - tüm şikayetlerinden kurtulur.
Her medyum her cini yakamayacağı gibi medyumun enerjisi de sonsuz değildir. Cini yakacak enerjiyi transfer eden medyum genellikle saatlerce (bazen günlerce) kendisine gelemez.
Bu nedenle son noktaya kadar cin hastanın peşini bırakması için ikna edilmeye çalışılır.
Bahsettiğimiz bu yakma işlemi dışında, medyum, hastaya zarar veren cinin uzaklaştırılması için cinler alemindeki dostlarından da yardım isteyebilir. Ancak böyle bir durumda elbette bunun bedelini ödemesi gerekecektir.
Bir cinin uzaklaştırılması ortalama 7 ile 21 gün sürer fakat cinin hastanın üzerinde bırakmış olduğu hasarın tümüyle düzelmesi 2 ile 6 ay arası sürebilmektedir.





-------------------------------------------------------------------------------------
Ruh Çağırma


Zamanımızda, bazı kimseler arasında, ruh çağırma ve ruhlarla temas kurma özentisi mevcuttur. Derinliğine İslami bilgisi bulunmayan hayal sahiplerinin saplanıp kaldığı bir özentidir. Bu moda bize Batı'dan gelmiştir.
Ruh nasıl çağrılır?

Kimi bir masanın etrafına toplanıyor, alfabe harfleri yazılmış bir kağıdı masa camının altına yerleştirip camın üzerine bir fincan koyuyor, fincanın üzerinede parmaklarını temas ettiriyor. Buna da Kur'an-ı Kerimi alet ediliyor bazı sürelerde okunuyor ve böylece sözüm ona ruh çağrılmış olunuyor. Kimi de medyum (uyur konuşur) aracılığıyla kah babasının kah dedesinin ruhunu çağırıp, geçmişten gelecekten sorular sorulup, sözüm ona keyifli epeyide heycanlı dakikalar geçirmkteymişler. Kim zaman bir şair kimi zaman da sözüm ona bir velinin ruhu çağırılır bu seanslarda.

Evet, çağın bir çok manevi hastalığından biride ruh çağırmadır. Çağrıya uyanın ruh olduğu sanılmakta, şeytan olduğunun hiç farkına varılmamaktadır. Bir kimsenin rüyada ihtilamına sebep olan hayal, hakikatte şeytanın ta kendisidir.

Nârı Nur sanma ateş yakar
Cini cân sanma şeytan çarpar

Ruh Çağırmanın Aslı Nedir?


İşin esası şudur: İblis, yeni dünyaya gelen insanoğlunu saptırmak için emrindeki şeytanlardan birini tayin eder. Bu habis ruh o kişiden ölene kadar ayrılmaz, her durumda onu zarara sokmak ister. Cenab-ı Hak da o kulunu, şeytanların zararından korumak için koruyucu melekler tahsis eder. Ölüm vaki olunca melekler âlam-i melekût'a, rûh Berzah âlemine döner. Şeytan ise burada kalır.

Berzah alemine göçeden ruh, bir kâfirin ruhu ise müebbed hapse mahkumdur. Berzah Cehennemindedir. Müminlerin avamının ruhları ise, muayyen gün ve zamanlarda, izne bağlı olarak çıkabilmektedirler. Peygamberlerin ve velilerin ruhları ise, serbesttirler, fakat onları getirmek medyumun haddi değildir.

Medyumun, bir gayri muslimin ruhunu getirebilmesi aklen ve naklen çok uzaktır. Berzah aleminden dışarı çıkması izne bağlı bulunan müminlerin ruhunu getirmesi ise zayıf bir ihtimaldir, bir peygamberin ve bir velinin ruhunun getirilmesi ise hayal ötesinde hayaldir.

Medyumun davetine bir velinin geldiğine ancak şeytanın ağına düşmüş olanlar inanabilir.

Medyumun Davetine Gelen Kim?

Medyum tarafından yapılan davet, hava dalgalarıyla şeytanın antenlerine ulaşır. Çağrılan kimseye hayatta iken musallat olan şeytan hemen oraya gelir. Ölen kimsenin kimsenin yaptığı iş ve konuşmalara ve hayatta olan kimse ile olan münasebetlerine vakıf olduğu için sorulanlara gerekli ve çok kere isabetli cevabı vermeye ve bu yoldan da oradakileri kendine bağlamaya çalışır ve ağına düşürür. sıra zehirini sunmaya gelmiştir.

Şüphe uyandırmamak için o seansa iştirak eden yakınına namaz kılmasını ve içki gibi haramlardan el çekmesini bile tembih eder. Kazın geleceği yerden tavuğun esirgenmiyeceği gibi imanını çalacağı insanlara bu gibi tavizler vermekten çekinmez. Onun hilesi çoktur. Yetersiz bilgisi olanı kolaylıkla saptırabilir.

Unutulmamlıdır ki, bu olayları meydana getirenler cin ve şeytan alemine mensupturlar.
Hadis-i Şerif:
"Hiç bir kimse yoktur ki onun bir şeytanı olmasın"

Âyet-i Celile:
"Onun dünyadaki arkadaşı olan şeytan şöyle der: "Ey Rabbimiz, onu ben azdırmadım, fakat kendisi uzak bir sapıklık içindeydi." (Kaf Suresi 90)

Ruh çağırma iş ile uğraşanlar cin ve şeytanın maskarası olan insanlardır. Allah korusun.



-------------------------------------------------------------------------------------
KUR'AN HADİSLERİNE GÖRE CİN
Önce Kur`ân-ı Kerim`den "CİN"lerle ilgili bazı âyetleri naklediyoruz... Âyetlerin sonunda verilen numaraların ilki sûre, ikincisi de o sûredeki âyet numarasıdır...

1-CANNI (CİNleri) DA DUMANSIZ ATEŞTEN (IŞINDAN-DALGADAN) YARATTIK... (55-15)(*)

(*)Hak Dini Kur`ân Dili, cilt: 6 / sayfa: 4669.

2-CANNI DA (insten evvel) MESÂMATA (yani gözeneklere-maddeye) NÜFÛZ EDİCİ VE ZEHİRLEYİCİ ATEŞTEN -RADYASYONDAN- YARATTIK... (15-27)(**)

(*)Hak Dini Kur`an Dili, cilt: 4 / sayfa: 3059

3-O GÜN Kİ, ("ALLAH") ONLARIN HEPSİNİ TOPLAYACAKTIR.(ve şöyle hitap edecektir):

"EY CİN CEMAATİ,iNSANLARIN EKSERİYETİNİ HÜKMÜNÜZ ALTINA ALMAK (kendinize tâbi kılmak) KAYDINA DÜŞTÜNÜZ HA!..."(6/128)

4-BEN CİNLERİ VE İNSANLARI SADECE KULLUK ETMELERİ İÇİN YARATTIM...(51/56)

5-(Kıyâmet gününde hitap edilir): EY CİNLER VE İNSANLAR MA`ŞERİ GÜCÜNÜZ YETERSE GEÇİN GİDİN AKTARI ARZI SEMÂDAN; GEÇEMEZSİNİZ, OLMAZSA FERMAN!..

SALINIR ÜZERİNİZDE ATEŞTEN BİR YALIN, BİR ZEHİR DUMAN, KURTULAMAZSINIZ DESENİZ DE "EL AMAN!."...

GÖK BİR YARILIP OLUVERDİMİ BİR GÜL, YAĞ GİBİ ERİYEN KIZARAN YANAN...

O GÜN SORULMAZ CÜRMÜNDEN NE BİR İNSAN, NE DE CAN (yani CİNler)... (55/33-35-37)

6. ANDOLSUN Kİ BEN, CEHENNEMİ BÜTÜNiNSAN VE CİNLERDEN (müstehak olanlarla) DOLDURACAĞIM... (11/19)

7. ...CİNLERDEN, İNSANLARDAN, KENDİLERİNDEN EVVEL GEÇMİŞ ÜMMETLER İÇİN DE, BUNLARA KARŞI DA O SÖZ HAK OLMUŞTU... (41/25)

8. BİR DE O`NUNLA (yani "ALLAH"`la) CİNLER ARASINDA HISIMLIK UYDURDULAR... ANDOLSUN Kİ, BİZZAT CİNLER DAHİ, ONLARIN (yâni kendilerinin) BEHEMEHAL TUTUKLU OLARAK GETİRİLECEKLERİNİ BİLMİŞLERDİR... (37/158)

9. ...(Rabbine, Melikine, İlâhına sığınırım nâs’ın) CİNLERDEN VE İNSANLARDAN...(114/6)

10. (Hesap günüde) EY CİN VE İNS CEMAATİ (denecek), İÇİNİZDEN SİZE ÂYETLERİMİ NAKLEDER, BU GÜNÜN GELİP ÇATACAĞINI UYARIP HABER VERİR RASÛLLER GELMEDİ Mİ SİZE?..

"EY RABBİMİZ" DİYECEKLER, "NEFİSLERİMİZE KARŞI (kendi aleyhimizde) ŞÂHİDLİK EDERİZ"...

DÜNYA HAYATI ONLARI ALDATTI DA (bu duruma düştüler). GERÇEK KAFİR (hakikatı örtücü) KİŞİLER OLDUKLARINA KENDİLERİ DE, KENDİ ALEYHLERİNE ŞAHİDLİK ETTİLER...(6/130)

11.YÂD ET O ZAMANI Kİ, CİNLERDEN BİR TAİFEYİ KUR`ÂN DİNLEMELERİiÇİN SANA ÇEVİRMİŞTİK...

İŞTE BUNLAR, O`NUN HUZURUNA GELİNCE, (birbirlerine) SUSUN, demişler; (okunması) BİTİRİLİNCE DE, UYARMAYA MEMUR OLARAK KAVİMLERİNE DÖNMÜŞLERDİ...

EY KAVMİMİZ, DEDİLER, GERÇEK Kİ BİZ, MUSA`DAN SONRA İNDİRİLMİŞ OLAN, KENDİNDEN ÖNCEKİLERİ TASDİK EDEN, HAKKA VE HAKİKAT YOLUNA İLETEN BİR KİTAP DİNLEDİK...

EY KAVMİMİZ, "ALLAH"IN DAVETÇİSİNE İCÂBET EDİN!.. O`NA İMAN EDİN Kİ, GÜNAHLARINIZDAN BİR KISMINI BAĞIŞLASIN VE SİZİ ÇOK ELEM VERİCİ BİR AZÂBDAN KURTARSIN... (46-29/30/31)

12- (Ya Muhammed) ANLAT Kİ: BANA ŞU HAKİKAT VAHYOLUNMUŞTUR...

CİNLERDEN BİR TOPLULUK (benim Kur`ân okuyuşumu) DİNLEMİŞ DE, (aralarında) KONUŞMUŞLAR:

"BİZ GERÇEKTEN HAYRANLIK VEREN KUR`ÂN DİNLEDİK... Kİ O HAKKA VE GERÇEĞE SEVKEDİYOR... BUNDAN DOLAYI BİZ DE ONA İMAN ETTİK!.. RABBİMİZE HİÇ BİR ŞEYİ ORTAK KOŞMAYACAĞIZ...

...GERÇEKLER ARASINDA ŞU DA VAR Kİ, İNSANLARDAN BAZI KİMSELER, CİNDEN BAZI KİŞİLERE SIĞINIRLAR; BU SÛRETLE DE ONLARIN (yani sığındıkları CİNlerin) AZGINLIKLARINI ARTTIRIRLAR...

BİZ CİDDİ BİR ŞEKİLDE SEMÂYA (göğün üst yapısına) ERİŞMEK iSTEDİK; FAKAT ONU SERT BEKÇİLERLE VE IŞIN TOPLARIYLA KAPALI BULDUK... VE DOĞRUSU BİZ ORADAN DİNLEMEK iÇİN BAZI MEVKİLERE YERLEŞİRDİK ... FAKAT ŞİMDİ, KİM DİNLEYECEK OLURSA, ONUN iÇİN BEKLEYEN BİR ŞİHAB (Meteor) BULUYOR...

VE DOĞRUSU, BİZ BİLEMEYİZ O ARZDAKİ İNSANLARA, BİR ŞER Mİ iRADE EDİLMİŞTİR, YOKSA RABLARI ONLAR HAKKINDA HAYIR MI DİLEMİŞTİR!...

VE GERÇEK, BİZLERDEN SÂLİH OLANLAR DA VAR, OLMAYANLAR DA VAR; DİLİM DİLİM YOLLAR OLMUŞUZ...

... VE DOĞRUSU, BİZLER, MÜSLİM OLANLARIMIZ DA VAR, HAKSIZLAR DA... MÜSLİM OLANLAR,iŞTE ONLAR RÜŞTÜ SEVABI ARAYANLARDIR... AMA HAKSIZLAR, ONLAR DA ATEŞE ODUN OLMUŞLARDIR. (72/1-15)
cincime
cincime
Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 16
Kayıt tarihi : 27/10/07

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

3 harflileri çağırmaya ne dersiniz??(ben deniycem yakında:S) Empty Geri: 3 harflileri çağırmaya ne dersiniz??(ben deniycem yakında:S)

Mesaj tarafından cincime Ptsi Ekim 29, 2007 10:11 pm

ÂYETLERİN AÇIKLAMASI

Şimdi de "CİN" denilen yaratıklarla ilgili olarak "Kur`ân-ı Kerim"den nakletmiş olduğumuz bazı âyet meâlleri üzerinde durmak istiyorum, verdiğimiz sıra numaralarına göre...

(1) numarayla vermiş olduğumuz âyet meâlinde "CİN" adıyla bilinen ve bazı görüşe göre de, çoğul olarak "CAN" diye kullanılan yaratığın yapısı anlatılmaya çalışılmaktadır...

İnsanın yapısı için, umumi mânâda, görünüşünden yani bedeninin yapısından dolayı, nasıl ki "topraktan halk olunmuştur" denilmekte ise; burada da CİNnin yapısı izah edilirken, gene aynı usulle, CİNnin yapısı işaret edilerek "dumansız ateşten" yani "ışınlardan - radyasyondan - dalgadan"
yaradılmıştır diye târif edilmektedir.

(2)numarayla nakletmiş olduğum âyet meâlinde dahi bu yapının târifi gene aynı mânâya çıkacak, fakat bu mânâyı daha da açıklayacak bir şekilde izah edilmekte ve "gözeneklere (yâni maddeye) nüfuz edici ateşten" ve zehirleyici ateş - radyasyon" denilmektedir.

Nitekim bakınız bu konuda M.H.Yazır merhum da ne diyor:

"Hâsılı demek oluyor ki, insan yaratılmazdan evvel, güneşte ve arzın başlangıcında olduğu gibi, çalkalanıp duran (dalgalanan) muzdarip ve müteheyyiç bir halde bulunan hâlis bir ateş veya ELEKTRİK hâlinde olduğu gibi, her şeye karışabilen veyahut eşyayı birbirine karıştırmak ihtilat
ettirmek hassasını hâiz bir ateşten (yani ışınlardan) biz insanların gözlerine bermutad görünmeyen gizli bir takım hayat kuvvetleri, hayati unsurlar yaradılmıştır ki bunlara "can" tesmiye olunur."(cilt: 6/ sayfa: 4670)

(3)numarayla naklettiğimiz âyet meâli ise, dikkatle incelendiğinde görülecektir ki, günümüzde pek çok önemi olan bir konuyu açıklamaktadır... Çünkü, bu âyet ile "ALLAH"u Teâlâ, "CİN" adıyla tanınan varlıkların çok büyük bir özelliğini açıklamaktadır; ki bu özellik "CİNLERİN iNSANLARI KENDİLERİNE TÂBİ KILMA, iNSANLARI BAŞTAN ÇIKARTMA, KENDİ HÜKÜMLERİ ALTINDA YAŞATMA" olmaktadır.

Evet, daha evvelde bahsetmiş olduğumuz gibi, CİNlerin yapılarından dolayı sahip oldukları avantajı, kendi anlayışlarına göre değerlendirmeleri, bir oranda, insanları aldatabildikleri kabul edilmektedir...

Yani, CİNler arasında, insanları aldatmak, onları kendi hükümleri altına almak başarı olarak değerlendirilmekte, birbirlerine karşı kendi üstünlüklerini bu şekilde ispatlamaya çalışmaktadırlar...

"CİNLERİN iNSANLARI ALDATMA VE KENDİLERİNE TÂBİ KILMA METODLARI"nı daha ileride geniş bir şekilde yazacağımız için, burada sadece, bu âyetin işaret ettiği gerçeği açıklamakla yetiniyoruz...

(4) numarada vermiş olduğumuz âyet meâli ise CİNlerin de aynen insanlar gibi yaratıcılarına karşı kulluk görevi yerine getirmekle yükümlü olduklarını açıklamakta, yaratılma sebeplerinin de bu olduğunu kesin bir şekilde belirtmektedir...

(5) numaralı âyet meâli ise, CİNlerin de hesap gününde aynen insanlar gibi dünyada yaptıklarından sorumlu olacaklarını, yaratıcılarının emirlerine karşı gelmeleri hâlinde ceza göreceklerini; hesap gününün dehşetini, zorluğunu bir çok benzetme yollu beyanlarla açıklamaktadır...

(6) numaralı meâl ise CİNlerden de yaratıcısının emrine uymamış olanların aynen insanlar gibi, ikinci yaradılışta, "cehennem" denen ceza ortamında azâba uğrayacaklarını belirtmektedir.

(7) Buradaki âyet meâli, CİNlerin de aynen insanlar gibi çeşitli Nebi ve Rasûllere tâbi olmakta zorunlu tutulduklarını; buna rağmen emre uymayanların azâba uğrayacaklarının bildirildiğini; sonuçta onların
kendilerine karşı verilmiş bulunan azâb veya mükâfat gerçeğine erişeceğini açıklamaktadır...

Demek oluyor ki, CİNler için daha evvel belki de insanlar arasından Nebi ve Rasûller gelmiş ve CİNlere çok daha eski devirlerde de Nebi ve Rasûllere uymaları önerilmiştir.

(ÿnsanlar arasında nasıl ki bir grup çıkıp daisa Aleyhisselâm`ın "ALLAH"`ın oğlu olduğunu iddia etmişse, CİNler arasında bir grubun da çıkıp, bazı CİNlerle "ALLAH" arasında hısımlık, akrabalık iddia etmiş oldukları da bu âyetle bildirilmektedir.

Yine âyetden anlaşıldığına göre, bir kısım CİNler bu şekilde bir iddiada bulunurken; diğer bir kısım da onların iddialarının boş olduğunu; birgün bu iddialarından dolayı hesaba çekileceklerini biliyorlardı...
Demek oluyor ki, CİNlerden, gerçekten sapıtmış olanlar olduğu gibi gibi Hak’ka yönelmiş olanlar da bulunuyor...

(9)İnsanların şerlilerinden olduğu gibi, CİNlerin şerlilerin de "ALLAH"`a samimi bir inançla sığınmanın îcâbettiğine; ancak bu takdirde sığınan kişilerin onların zararlarından korunacağına işaret eden âyet de bu oluyor...



(10) Bu âyet meâli de CİNlerin ve insanların hesap günündeki durumlarından bahsetmektedir...

CİNlere de Nebi ve Rasûllerin gelmiş olduğunu; onların da Yaratıcılarına karşı vazifeleri olduğunun bildirildiğini; "ALLAH"`a ve "ALLAH" Rasûlerinin önerilerine uymakla sorumlu olduklarının açıklandığını; ancak buna rağmen büyük bir kısmının bu ihtarlara kulak asmamakta olduğunu vurgulayan bir âyet bu da!...

Nitekim, hakikatla karşılaştıkları günde yaptıklarının kendi hüsranlarına sebep olduğunu anlayacakları ve suçlarını da itiraf edecekleri de gene bu âyette bildirilmektedir...insanlar gibi, CİNlerin de büyük bir
kısmının "kâfir" yani "gerçeği örtücü" oldukları bu âyetle daha o zamanlardan açıklanmış; ve dahi bu sûretle onların gerçeği görmeleri istenmiş
olmaktadır...

(11) Burada da geniş bir şekilde, CİNlerin ilk defa Kur`ân-ı dinleyip iman etmeleri ve kavimlerine dönüp onları da imana davet ettikleri anlatılmaktadır...

(12) CİNlerin genel davranışlarına ait önemli bir miktar bilgi de nihayet bu âyetlerde açıklanmaktadır... Kur`ân-ı Kerim`de "CİN sûresi" diye adlandırılan bu sûrede CİNler hakkında gerçekten son derece enterasan bilgiler bulunmaktadır ki, bunların değerlendirilmesi halinde, insanoğlu, CİNlere dair önemli bir ölçüde bilgi sahibi olmaktadırlar...

CİNlerin aralarındaki bu konuşmayı nakleden bu âyetlerden ilk olarak anlaşılan, onlardan bir kısmının Kur`ân ‘ı işitir işitmez iman ettikleri olmaktadır.

İkinci olarak açıklanan husus, daha evvel de üzerinde önemle durmuş olduğumuz gibi, İNSANLARDAN BAZILARININ CİNLERE SIĞINMASI VE BÖYLECE CİNLERİN AZGINLIKLARININ ARTMASINA SEBEP
OLMASIDIR... İnsanlardan bir kısmının CİNlere sığınması veya onlarla çeşitli şekillerde temas kurmaları hakkındaki bilgiyi ileride, "CİNLERİN İNSANLARI ALDATMA VE KENDİLERİNE TÂBİ KILMA METODLARI" başlıklı bölümde açıklamaya çalışacağız. Üçüncü olarak açıklanan husus ise, CİNlerin evrendeki varoluş şekilleri ve hareketleri, haberleri algılama özellikleri ve kendilerini yakan yâni zedeleyen nesneler hakkında olmaktadır... Bu husus hakkında da gerekli noktaları ileride anlatmaya çalışacağız...

Dördüncü husus, bu âyet CİNlerin, insanlar hakkında hayır veya şer dilenmiş olduğunu kesin bir şekilde bilemeyeceklerini açıklamakta ve bu hususta onların verecekleri bütün bilgilerin hakikatten öte olduğunu belirtmektedir.

Ve nihayet beşinci olarak da, CİNlerin de insanlar gibi çeşitli görüş ayrılığı içinde olduğu, yaratanlarının emirlerine uyanlarla uymayanlar bulunduğu, bizzat kendi dillerinden açıklanmaktadır... Canan hoca...
-------------------------------------------------------------------------------------
Sevgili arkadaşım lütfen gereksiz yere yorum getirmeyelim tamam mı?Yok cin çağırma seansına katılmadın,katılsan konuştukları dil farsçadır gibisinden boş laflar etmeyelim.Ok oku beğeniyorsan teşekkür et,etmiyorsa yorum getirmek gibi bir zorunluluğun yok,insanları aydınlatmak gibi bir görevinde yok,insanlar kendileri okuyup aydınlanabilicek kadar zeki varlıklar.

ALINTIDIR...
cincime
cincime
Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 16
Kayıt tarihi : 27/10/07

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

3 harflileri çağırmaya ne dersiniz??(ben deniycem yakında:S) Empty Geri: 3 harflileri çağırmaya ne dersiniz??(ben deniycem yakında:S)

Mesaj tarafından KiCkBoXeR Salı Ekim 30, 2007 10:53 pm

bilgilendirmen için saol :/
ama bilgilendirmeseydin daha ii olurdu
aklıma soktun bunları gece nasıl uyucam ben :'(
KiCkBoXeR
KiCkBoXeR
Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 73
Yaş : 32
Kayıt tarihi : 27/10/07

https://genclikburda.all-up.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön


 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz